Haber / Galip ÜNLÜ
SİYASET BİLİMCİ MURAT BAHADIR AKKOYUNLU İLE GÜNDEME DAİR SÖYLEŞİ…
Bugün Siyaset Bilimci ve yazar Sayın Murat Bahadır Akkoyunlu ile anlamlı bir söyleşi yaptık. Bu zannedersem kendisiyle gerçekleştirdiğim üçüncü röportaj olacak.
Murat Bahadır Akkoyunlu donanımlı, birikimli, net ve mert bir şahsiyet olmasının yanı sıra gerek milli analizleri, gerek öngörüleri gerekse de gözlemleyici tespitleriyle toplumu aydınlatma gayreti içerisindedir.
Kendisi yine önemli konuların altını çizdi. İsrail-Filistin çatışmalarına değindi. İran’ın yekpare bir devlet olmadığını belirtti. İslam Dünyası hakkındaki düşüncelerini anlattı. Filistin Devlet Başkanı’ndan Hamas’a, oradan Hizbullah’a ve daha nice hususlara ince ince dokundu.
Kendisine verdiği bilgilerden ötürü teşekkürlerimi sunuyorum.
Murat Bahadır Akkoyunlu ile röportajımız sizlerle…
1)Hocam öncelikle ülkemizde tartışılan bir husus ile başlamak istiyorum. Ülkemizde Hamas güçlerini terörist ilan eden gruplar var. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
-Türkiye’de YPG’yi terör örgütü olarak görmeyenler ayrıca Suriye’den canını, malını, namusunu koruyabilmek için muhacir olup, kaçıp Türkiye’ye sığınanları terörist olarak görenler, Filistin’de Hamas’ı terörist olarak görüyorlar. İsrail’i meşru güç olarak görüyorlar. Bu bizim yorumumuz değil. Dolayısıyla net olarak şunu söylemek mümkündür. Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türkiye’nin, Hz Muhammed(s.av)’in muhalifi olanlar, her anlamda İsrail taraftarlığı yapmayı kendilerine görev telakki ediyorlar. Bu oldukça nettir.
“İSRAİL’İN GAZZE’DE YAPMAK İSTEDİĞİ, TAM BAĞIMSIZ FİLİSTİN OLUŞUMUNU ENGELLEMEK VE FİLİSTİN’E TÜMDEN HAKİM OLABİLMEKTİR.”
2)İsrail’in; Gazze’nin kamu güvenliğini ve idaresini yöneten, hem yer altında hem yer üstünde faaliyet gösteren bir askeri kanadı yok etmeye çalışarak ulaşmak istediği nihai hedefi ne olarak görüyorsunuz?
- 1918-1919 yıllarında Türkiye’de İstiklal Savaşı veren güçlerin yok olmasını isteyenlerin niyeti neydi? Türkiye’yi Damat Ferit gibi bir İngiliz uşağının insiyatifinde kendilerine sömürge yapmaktı. İsrail’in de Gazze’de yapmak istediği, tam bağımsız bir Filistin oluşumunu engellemek, kendisine tabii bir Filistin yönetimi ile Filistin’in tümden tek hakimi olabilmektir… İsrail’in öncelikli hedefi budur. Mahmut Abbas yönetiminde bir Filistin Devleti’nin varlığının olabileceğinden bahsediyorlar. Filistin yönetimin başında illa Mamut Abbas olacak. Niçin? Mahmut Abbas eli işte gözü oynaşta bir tip İsrail için… 1918’de İngilizlerin Ortadoğu diye tabir ettiği coğrafyada, Arap Yarımadası öncelikli olmak üzere sınırlarını çizerek ülkeler üretip başlarına da Türklere düşman aşiret reislerini oturtmuş olmanın benzerini bugün İsrail, bunu Filistin’de yapmanın derdinde. Ondan sonra ne olacak? Küresel çetenin Siyonistlerin önüne koymuş olduğu bir hedef var. Türkiye’nin Güneydoğusu dâhil, Irak ve Suriye’nin tümünü parça parça işgal edip Büyük İsrail’i kurmak... Bunu kendileri söyledikleri için biz bu kadar açık ve net bir şekilde ifade edebiliyoruz.
3)Hizbullah’ın savaşa dâhil olacağını düşünüyor musunuz? Dâhil olması ne gibi durumlara sebebiyet verecek ve sonuçları neler olacaktır?
-Hizbullah dediğiniz örgüt İran tarafından Lübnan’da İsrail’i kuşatmak ve Filistin’i özgürlüğe kavuşturmak amacıyla kurulmuş bir örgüt değil ki… İran demiyorum ama İran coğrafyasındaki Pers Gladiosunun, Pers Şiiliği bahanesiyle Küresel Çete ile mutabık olarak Türkiye’nin etrafını çevreleyerek mahkûm etmek amacıyla oluşturulmuş bir örgüttür. Filistin Özgürlük Savaşına herhangi olumlu bir katkı oluşturma çabası içinde olacaklarını zannetmiyorum. Ben şahsen İran yönetimindeki derin Pers Gladiosunun Küresel Çete ile ve İsrail ile mutabık, paralel hareket ettiği kanaatindeyim.
“HAMAS, TÜM MENSUBUYLA TOPYEKÜN ŞEHİT OLMA KARARINI VERMİŞ BULUNMAKTADIR.”
4)İsrail’in Filistinlileri zorunlu göçe zorlama politikasının sonuçları neler olabilir? Filistinliler tehcire karşı nasıl durmalıdır?
-Filistinliler tercihlerini çok net haykırıyorlar. 1920’de Türkiye’nin İstiklal Savaşı sırasındaki haykırışları temsilen “Ya istiklal ya ölüm” parolası gibi Hamas Partisi de, parti diyorum çünkü yasal olarak seçime girmiş ve seçim kazanmış bir partiden bahsediyoruz. Gazze’de tüm mensuplarıyla birlikte topyekûn şehit olmaya karar vermiş bulunuyorlar. Onlar muhacir olmayacaklar, boşaltmayacaklar. Hepsi savaşarak şehit olma kararını vermiş bulunmaktadırlar. Bu hangi sonuca yol açar? Bugün yol açtığı sonuç bile Dünya tarihinde bir ilktir. Bunun Hilal- Haç Savaşının ötesinde bir mücadele olduğu ortaya çıktı. Bizzat ABD halklarından, Güney Amerika halklarından, Avrupa halklarına varıncaya kadar insanlık ayağa kalkmıştır. Yönetimler İsrail’den yana ama halklar özgürlükten, Filistin’den ve Hamas’tan yanadır. Hamas’a öyle terörist gözüyle de bakmıyorlar. Türkiye Cumhurbaşkanının söylediği yüzde yüz gerçektir. İsrail bir terör devletidir. Dolayısıyla sonucu Siyonizm’in küresel olarak mahkûm edilişi ve kesinlikle bu cinayetleri, katliamları yapanların gelecekte olmayacakları ve yaptıklarının hesabını verecekleri kanaatindeyim.
“BİZ İRAN’I YEKPARE BİR DEVLET ZANNEDİYORUZ. ASIL GERÇEK BU DEĞİLDİR.”
5) İran’ın bu soykırımlar devam ederken sessiz ve geri planda kalmasını neye dayandırıyorsunuz? Aynı zamanda Trump’ın medyaya açık ettiği Kasım Süleymaniye olayı hakkında neler söylemek istersiniz?
-Trump’ın açık ettiği durum İran Gladiosunun, Pentagon ve Küresel Çete’nin öldürme makinalarıyla birlikte hareket ettiğinin tescil ve ilanıdır. Irak’ı ABD işgal ederken, Irak’taki Şii grubu onlara hoş geldiniz demişlerdi. Güney Irak’ın bütün petrol alanlarını onlara tahsis etmişlerdi. ABD ise Irak’ta onlara iktidar hediye etmişti. İran- ABD çekişmesinin bir tiyatro olduğu apaçık ortadadır. Kasım Süleymani’yi Irak’taki Şii iktidarı ve ABD çıkarlarıyla Suriye’deki Türkiye’yi mahkûm etme ve Şii olmayan insanların öldürülmesi adına kullandılar. Fakat o aptal, İran’da iktidarı ele geçirme ve ABD desteğiyle bölgede lider olmak gibi bir konuma yükselmek isteyerek haddini aştığı için haddi bildirildi. Trump’ın açık ettiği konu budur.
Bizim bir yanılgımız da şudur. Biz İran’ı yekpare bir devlet zannediyoruz. İran’da seçilmişlerden oluşmuş meşru bir yönetim dışında, molla hiyerarşisine bağlı olarak enerji, ticaret ve tarım alanlarının yarısını elinde tutan, kendi özel ordusu olan, devlete vergi vermeyen, devlet tarafından denetlenemeyen derin ve illegal bir yapının legal olarak bize yutturulduğu hep gizli kalıyor. Ben bunlara İran Pers Gladiosu diyorum. Dolayısıyla İran Pers Gladiosu, İran’ın ne yapıp yapamayacağı konusunda oldukça etkilidir. Zaten sözünü dinlemeyenler hep bir şekilde yok olup ortadan kayboluyorlar.
6) Filistin Başkanı Mahmut Abbas’ı nasıl değerlendiriyorsunuz? İsrail’in Mahmut Abbas’ı indirip yerine Muhammed Dahlan’ı getirme planları gündemde yer işgal ediyor. Neler söylemek istersiniz?
-Dahlan dediğiniz şahıs geçmişte İsrail’e satılmış güya bir Filistinli idi. Filistin Kurtuluş Örgütü içerisinde düşmanla iş birliği yapan satılmışlar da vardır. Hamas o nedenle ortaya çıktı. Gerçek Filistin istiklalinin savunucusu olarak Hamas mecburi ortaya çıkmak zorunda kaldı. İsrail tabi böyle rüyalar görebilir ama şunu da unutmamak gerekiyor. Dahlan, Türkiye tarafından terörist ilan edilmiş bir şahıstır ve aranmaktadır. Ortadoğu’daki terör olaylarının ve Türkiye’deki birçok terör saldırısının içerisinde var olan birisinden bahsediyoruz. Tam bir İsrail uşağıdır. İsrail güya bunu tutukladı. Tutukladıktan sonra da ikna olup İsrail ile çalışmaya başlandığı söylendi. Daha önceki bölümde de açıkladığım gibi İsrail, Filistin yönetimini teslim edeceği bir köpek aramaktadır.
“BU DÜNYADA NE BİR HRİSTİYAN DÜNYASI VARDIR NE DE BİR İSLAM DÜNYASI VARDIR.”
7)Son soruyu sormak istiyorum hocam. İslam Dünyası İsrail’e karşı neden somut adımlar atamıyor? Veya atacak mıdır?
-İslam Dünyası diyorsun da, adını sen ben öyle koyuyoruz. Bu dünyada ne bir Hristiyan Dünyası var ne de bir İslam Dünyası var. Bu tür dünyalar yok. İslam Dünyası diye halkı Müslüman olan ülkelerin yönetimleri veya bu tür ülkelerden bahsediyoruz sanıyorum. İyi de halkı Müslüman olan ülkelerin yönetimleri acaba bağımsız, kendi vatanlarının faydasını düşünen, kendi ülkeleri ve halkları için iyilikler güden yönetimler mi ki? Hayır, o İslam Dünyası dediğiniz dünya, I. Dünya Savaşından sonra savaşın galipleri tarafından sınırları belirlenmiş, yönetimlerine icazet verilmiş, bir nevi taşeron yönetimlerdir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetimi gibi özellikle 15 Temmuz 2016 sonrası Türkiye Cumhuriyeti Devlet yönetim den gördüğümüz tavrı diğer yönetimlerden beklemek hayaldir. Önce onların özgürleşmeleri gerekiyor. Bağımsızlıklarını elde etmeleri gerekiyor. Ülkelerinin, vatanlarının, milletlerinin ve halklarının çıkarlarını gözetebilecek bir hale gelmeleri gerekiyor. Böyle olmadıkları için bu vahşete o yüzden ses yükseltemiyor, itiraz edemiyorlar. Buna mecalleri de yok, buna insiyatifleri de yok. Netenyahu ne dedi? Kurduğu cümle her şeyi ortaya koymuyor mu? “Yönetimlerinizin devam etmesini istiyorsanız kesin sesinizi ve susun…” Kalkıp bunu söyledi. Olay budur işte.
Bütün bu hengâme içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhuriyet rejimiyle ve özellikle Başkanlık Sistemi marifetiyle son yedi yılda kat ettiği büyük mesafeyi görebilmek gerekir . Ve buna gerçek anlamda minnettar olmak gerekir.
Verdiğiniz önemli bilgiler için teşekkür ediyorum.
-Ben teşekkür ederim. Okuyucularımıza selam ederim…
Hocamın yüreğine, Ağzına sağlık senin de kalemine. Terörist İsrail ve ABD devleti aslında güçlü değil o gücü orta doğudaki sözüm ona Arap ülkelerinden alıyor.bu Ateş onları da yakacaktır.