Öncelikle, Şeyda Yılmaz gibi vatanı için canını feda eden kahramanlarımızı rahmetle anıyor, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. Bu acı olay hepimizi derinden yaraladı. Ancak, olayın arka planına baktığımızda, Şeyda Yılmaz'ı şehit eden zanlının 26 farklı suç kaydı olmasına rağmen hâlâ sokakta olabilmesi, adalet sistemimizin ve toplumsal yapımızın sorgulanmasını zorunlu kılıyor.
Suç ve Ceza: Nerede Yanlış Yapıyoruz?
Bu zanlının gasp, cinsel istismar, uyarıcı madde kullanımı gibi ağır suçlardan sabıkası olması, hepimizin kafasında aynı soruyu doğuruyor: "Nasıl oluyor da böyle bir kişi dışarıda serbestçe dolaşabiliyor?" Bu, bireysel bir hata mı, yoksa sistematik bir çürüme mi?
Adalet sistemimizin temel ilkesi, suç işleyenlerin cezalandırılması ve topluma kazandırılmasıdır. Ancak, suçların ağırlığı ve sürekli tekrar ediyor oluşu göz önüne alındığında, rehabilitasyon yerine caydırıcılığın daha önemli olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bir kişinin 26 ayrı suç kaydı varsa ve hâlâ sokaktaysa, bu sadece hukuk sistemiyle açıklanabilecek bir sorun değildir. Bu, aynı zamanda toplumsal bir zafiyetin işaretidir.
Caydırıcılık Eksikliği
Hukukun temel görevi, sadece suçluyu cezalandırmak değil, aynı zamanda başkalarına örnek teşkil ederek caydırıcı olmaktır. Ancak, böyle ağır suçlardan sabıkası olan bireylerin tekrar tekrar serbest bırakılması, hukuk sistemine duyulan güveni sarsıyor. Cezaevinden çıkan kişilerin denetimi yeterince sağlanmadığında, bu kişiler topluma geri döndüklerinde tekrar suç işleyebiliyorlar. Ceza, yeterince caydırıcı olmadığında, suçlu kendini durdurmak için bir sebep görmüyor.
Toplumsal ve Ahlaki Çöküş
Bu tür suçların giderek artması, aynı zamanda toplumda ahlaki ve kültürel bir erozyon yaşandığını da gösteriyor. Toplumun bir bireyi yetiştirmekteki sorumluluğu sadece ailesiyle sınırlı değil; eğitim sistemi, medya, hukuk ve sosyal çevre de bir bireyin gelişiminde büyük rol oynar. Ancak, toplumsal yapı bozulduğunda, suça yatkın bireylerin sayısının artması kaçınılmazdır.
Çözüm Önerileri: Sistem ve Toplum Birlikte Hareket Etmeli
Bu tür olayların önüne geçebilmek için birkaç noktada radikal değişiklikler yapılması gerektiğine inanıyorum:
Suçların Daha Ciddi Ele Alınması: Özellikle cinsel istismar, gasp gibi ağır suçlardan mahkûm olan kişilere karşı cezai yaptırımların artırılması, cezaların ertelenmemesi ve indirimlerin sınırlandırılması gerekmektedir.
Denetimli Serbestlik Mekanizmasının Gözden Geçirilmesi: Suçlu cezasını tamamladıktan sonra denetim altında tutulmalı, toplumla yeniden kaynaşması sağlanmalı. Ancak, bunun sadece bir formaliteden ibaret olmaması ve gerçekten sıkı bir şekilde uygulanması gerekiyor.
Toplumsal Bilinç ve Eğitim: Suçla mücadele sadece hukuk sistemiyle değil, aynı zamanda toplumsal bilinçle mümkündür. Eğitim sistemimizde ahlaki değerler, sosyal sorumluluk bilinci ve bireylerin birer "toplum vatandaşı" olarak yetiştirilmesi noktasında daha fazla gayret göstermeliyiz.
Rehabilitasyon Yerine Caydırıcılık: Belli bir suç geçmişine sahip kişilerin toplumda serbest dolaşabilmesi ancak yeterince rehabilite edilmiş olmaları durumunda mümkün olabilir. Ancak, sürekli suç işleyen bireyler için caydırıcılık esas alınmalıdır. Rehabilitasyon programları ciddi bir denetime tabi tutulmalı, sonuç vermeyen bireyler için daha sert tedbirler uygulanmalıdır.
Bu tür trajediler bir daha yaşanmamalı. Bunun için hukuk sistemimizdeki eksiklikleri gidermek kadar, toplumsal değerlerimizi de gözden geçirmeliyiz. Şehitlerimizin hatırasına sahip çıkmak, yalnızca onları anmakla sınırlı kalmamalı; aynı zamanda onların hayatlarına mal olan sorunları çözmek için harekete geçmeliyiz.
Sevgiyle sağlıcakla kalın
Bora KOÇU