Kainat başlangıçta yoktu. Zaman yoktu, mekan yoktu, madde yoktu, enerji yoktu. Bir tek nokta vardı. O nokta patladı, genişledi ve bu kainatı oluşturdu. Işık halinde olan kainatın bazı parçacıkları birleşti maddeyi oluşturdu. Bu madde atomların gruplaşması ile cisim haline geldi. Bu gruplaşmalardaki moleküllerin oluşmasında 2, 4, 8, 16 çiftli grupla 3, 7, 15, 31... tekli gruplar esas alınmıştır. Atomların etrafındaki elektronlar , gökteki gezegenler, insanın yaşı tekli gruba göre düzenlenmiştir. İnsanın organları ise çiftli gruba göre düzenlenmiştir. Maddenin birbirine karışması suretiyle yeni tür maddeler oluşmuştur. Böylece Kur’an da kainatın fiziki yapısı özetlenmektedir. Ondan sonra insanın tarihine işaret ederek insandaki gelişmeyi anlatmaktadır. Sonra insanın yapısını anlatarak nasıl kendi kendisini ihmal ettiğini, gününü düşünerek geleceğe hazırlık yapmadığını bildirmektedir. Sonunda “Ey itminan olan nefis” yani bütün bu delillerle artık ikna olmuş, geçmişinin ve geleceğinin ne olduğunu anlamış kişi artık memnun olarak Rabbına dön ve onu da memnun et ve bu dönüşü, topluluğun içine katıl şeklinde ifade etmektedir. Bu sosyalleşme, daha önceki ayetlerde ise “herkese aş, herkese iş” ilkesi ile ifade etmiştir. Bu “herkese aş, herkese iş” ilkesinin kentleşme şeklinde örgütlenme ile olacağını işaret ederek o kentte yine yetimi ve yoksulu doyurmadan bahsetmektedir. Hz. Peygamber bu sureler ile oluşturduğu topluluk ile Medine’ye hicret etmiş ve orada bahsedilen topluluğu oluşturmuştur. Bu topluluk çağımıza kadar gelmiş ve bugün ömrünü tamamlamıştır. Bu günkü müminlere farz olan böyle bir kenti kurmaktır.
Bugün yaşadığımız bu sistemde faizli işlemler yapılmaktadır. Faiz enflasyonu doğurmaktadır...Enflasyon işsizliği, işsizlik açlığı, açlık borçlanmayı, borçlanma yolsuzluğu, yolsuzluk rüşveti, rüşvet isyanı, isyan baskıyı, baskı da terörü meydana getirmektedir.
Firavun’ların ülkesinde buna benzer bir gelişme olmuştur. Yolsuzluğun artmasıyla devlet çökmeye başlamış, iktidarlar değişmiş, hanedanlar değişmiş, her hanedan fesadı biraz daha artırmış, artırmış, artırmış; sonunda Mısır uygarlığı ortadan kalkmıştır.
Aynı akıbete gidilmek istenmiyorsa, sorunu kökünden çözmemiz gerekir.
Önce faizi kaldırmamız gerekir.
Sonunda enflasyonu mutlaka durdurmalıyız.
Faiz ortadan kalkmadan enflasyon durdurulamaz.
Ondan sonra herkese iş vermeliyiz. Üretim olmalıdır. Üretim olmadan tüketim olmaz, olamaz, olmamalıdır. Üretim olunca açlık ortadan kalkar. Borçlar ödenir. Yolsuzluğa ve rüşvete gerek kalmaz. Memurlar dolgun maaş alır. Halkın geliri tamdır. Rüşvet veren de olmaz, alan da olmaz. Baskı kalkar, terör biter.
Biz imanı dayanışma ortaklığı olarak, ıslahı da plan ve projeye göre amel etmek şeklinde anlıyoruz.
Bizim yorumumuz doğrudur ama, başka yorumlar da yanlıştır anlamı taşımaz. Onların yorumu da o şartlarda ve o kişilere göre doğru olabilir. Bu farklı manalandırma çelişki değildir. Tam aksine fıkıh usulüdür.
“Ben sadece benim anlayışıma göre yorum yapıyorum.”
Evet, birbirimize söyleyeceğimiz temel söz budur.
Ben sadece benim içtihadıma göre hareket ediyorum. Sen de sadece senin içtihadına göre hareket edeceksin. Allah bana söylemeyi emrettiği için söylüyorum. Senden benim dediğime göre hareket etmeni istemiyorum. Kendin düşün, içtihadını yap ve ona göre hareket et diyorum. Yalanlayan olma. Söylenenlere kulaklarını tıkama diyorum.