Nasıl ortaya çıktığımızı tam olarak bilmiyoruz. Evet mutasyonlar, evet kromozom farklılıkları… Ama öykünün tam ve net hali, halen elle tutulacak kadar somut değil. Olacaktır. Fakat her nasılsa ortaya çıktığımızdan bu yana olan öyküyü, aşağı yukarı net biliyoruz artık. Dünyada bu da başka bir bakış açısı iki tip insan var:Merak edenlerMerak etmeyenlerMerak edenler, önünde sonunda öğrenmeye çalışırlar, verilenle yetinmezler. Merak etmeyenlerse öğrenmeye çalışmazlar ve onlara söylenenle idare ederler. Kimse bir şey söylemezse ziyan yok, merak etmemeye devam ederler. İnsanlığın bugün geldiği noktayı daha önce ele almıştık ama zaman zaman tekrarlamak gerekiyor anlaşılan. Mağara duvarlarına resimler çizmeye başlayan büyük büyük atalarımızın o gün dahi sanatsal kaygı güttüklerini artık biliyoruz.Nasıl ortaya çıktığımızı tam olarak bilmiyoruz. Evet mutasyonlar, evet kromozom farklılıkları… Ama öykünün tam ve net hali, halen elle tutulacak kadar somut değil. Olacaktır. Fakat her nasılsa ortaya çıktığımızdan bu yana olan öyküyü, aşağı yukarı net biliyoruz artık. Dünyada (bu da başka bir bakış açısı) iki tip insan var:Merak edenlerMerak etmeyenlerMerak edenler, önünde sonunda öğrenmeye çalışırlar, verilenle yetinmezler. Merak etmeyenlerse öğrenmeye çalışmazlar ve onlara söylenenle idare ederler. Kimse bir şey söylemezse ziyan yok, merak etmemeye devam ederler. İnsanlığın bugün geldiği noktayı daha önce ele almıştık ama zaman zaman tekrarlamak gerekiyor anlaşılan. Mağara duvarlarına resimler çizmeye başlayan büyük büyük atalarımızın o gün dahi Nasıl ortaya çıktığımızı tam olarak bilmiyoruz. Evet mutasyonlar, evet kromozom farklılıkları… Ama öykünün tam ve net hali, halen elle tutulacak kadar somut değil. Olacaktır. Fakat her nasılsa ortaya çıktığımızdan bu yana olan öyküyü, aşağı yukarı net biliyoruz artık. Dünyada (bu da başka bir bakış açısı) iki tip insan var:Merak edenlerMerak etmeyenlerMerak edenler, önünde sonunda öğrenmeye çalışırlar, verilenle yetinmezler. Merak etmeyenlerse öğrenmeye çalışmazlar ve onlara söylenenle idare ederler. Kimse bir şey söylemezse ziyan yok, merak etmemeye devam ederler. İnsanlığın bugün geldiği noktayı daha önce ele almıştık ama zaman zaman tekrarlamak gerekiyor anlaşılan. Mağara duvarlarına resimler çizmeye başlayan büyük büyük atalarımızın o gün dahi sanatsal kaygı güttüklerini artık biliyoruz.Bir şeyi merak etmek ne kadar da cepteymiş gibi düşündüğümüz ama ne kadar da karmaşık bir haldir. Cepte sanırız çünkü çocukluğumuzu öyle geçirmişizdir (engellenmediği sürece). Bazılarımız yetişkin hayatlarında da bu merakı özenle korumuştur. Bazılarımız ise otomatik pilotta sınırlı sayıda soru kalıplarını sürekli ortaya atarak numaradan bir merak ortaya sızdırır. Bunu kimse de yemez ama nezaketen “Abla sen de ne meraklısın!” der kikirder, göz devirir geçeriz. Sözün özü, merakı hem çok yakından tanırız hem de bir o kadar anlamakta güçlük çekeriz yetişkin hayatımızdaYazmak sınırlamaktır. Bu yazının ne hakkında olacağını düşündüğüm andan itibaren onu sınırlamaya kalkıştım ve başlıkta yazan üç meselenin kapsadığı alanda bir oyun oynamaya karar verdim.Yağmur yağıyor, ıslanmamak için şemsiyemi açmalı mıyım? Kararsızım. Yağmurun bende hissettirebileceklerinden korkuyorum. “Meraksız” bir tavırla şemsiyemi açıyorum Kalın sağlıcakla