ÇALAKALEM
Biraz şiir konuşalım mı?
Edebi türlerin en eskisi olan şiir, insanlık tarihi boyunca duygu, düşünce ve hayalini kurduğumuz her şeyin yazıya döküldüğü sanattır. Şiir özel bir anlatım diline sahiptir.
Bu, yazarın kendine has yazım ve anlatım türü de olabilir. Sembol ve mecazlara dayalı bir dil de olabilir. Duygu yoğunluğunu hangisinde daha fazla hissedip öne çıkarıyorsa yazar, dünyaya bakış tarzı bu şekildedir.
Her ne kadar “ben şiir okumam” desek de hepimizin gönlünde yatan, dört satırlık da olsa şiirler mutlaka vardır. Nasıl yazarın duygu yoğunluğunu kaleme aldırtıyorsa bu satırlar, bizler yazamasak da üstatların şiirlerini dinlediğimizde bunu hissederiz. Ve bizim bir elimizden tutar, ufak da olsa bir yolculuğa çıkarır. Hayatımızdan bir alıntı ile özdeşleşir. Ve o alıntı şiir ile harmanlandığında bizim unutulmazımız haline gelir.
Şiir her ne kadar sevgiliye duyulan sevgiyi anlatmak için kaleme alınmış gibi gözükse de ve özünde sevgi, gerçek sevgi olsa da kimi zaman bir anneye, kimi zaman bir kardeşe, kimi zaman da bir çiçeğe, ağaca, böceğe, en kıymetlisi ise, Hakk'a, Mevla' ya duyulan birbirinden özel duyguları anlatır.
Şiirin kemiği yoktur!
Her türlü konuşur, hiç susmadan!
Anlatır da anlatır…
"Çalakalem" Ömer Burak Özbay tarafından kaleme alınmış; her bir satırı bizden biri, her bir satırı hayat kokan şiirlerle bizi buluşturan çok özel bir kitap...
Bazı satırlarda ellerimi tutan, bazı satırlarda da sımsıkı sarılan şiirler ile buluştuğumuz bir kitap.
İYİ İNSANLAR
Kimdi bu iyi insanlar;
Sömürüldüğü halde çileden çıkmayanlar mı?
Suiistimal edilse de iyilikten bıkmayanlar mı?
Defalarca kırılıp kendi kendini tamir eder onlar
Peki, onlara bunu yaşatanlar insanlıktan anlar mı?
Tarifi işimize geldiği gibi hepimize göre değişikti
Aslında iyi insan olmak ulaşılması zor bir eşikti
Kırk yılda bir bulunur, kolay harcanırdı
Her defasında kaybeder, haline acınırdı
Menfaati uğruna yakıp yıkanlar mı?
Yaşadığı bin bir şeye rağmen soluksuz susanlar mı?
İnsan olduğunu unutanlar mı?
Yoksa iyilik yap denize at diyerek kendini avutanlar mı?
Kimdi bu iyi insanlar?
Ömer Burak Özbay
Çalakalem, şiir kitabından alıntıdır…
“Mısraların hepsi de isyankâr biraz, bazen bir aşka bazen düzene itiraz…”
Ömer Bey’in kendine has güzel bir dili var, tıpkı kitaba adını verdiği gibi, “Çalakalem…” nasıl derler; gelişigüzel bir biçimde durmadan yazılmış…
Tavsiye ederim.
GENÇ DERVİŞİN TESELLİ KOLEKSİYONU
“Şikâyet ettiğimiz yaşam belki de bir başkasının hayalidir.”
Tolstoy…
Ne güzel demiş değil mi?
Benim çok sevdiğim bir cümledir. Bir, teselli aslında…
Tıpkı “Genç Dervişin Teselli Koleksiyonu”nda yer verdiği gibi. Bu kitapta da karşıma çıkması beni çok mutlu etti.
Mecit Ömer Öztürk’ün şimdiye kadar 8 kitabı yayımlanmış ve ben 6. Kitabını da severek okumanın mutluluğunu sizlerle paylaşmak istedim.
Her kitabı benim için ayrı bir yere sahiptir ama bu kitap çok daha özel. Çünkü diğer kitaplarında hep yetişkinlere teselliler verip tavsiyelerde bulunurken bu kitapta gençlerimize çok güzel tavsiyelerde bulunmuş. Zamanımızın gençleri maalesef isyan dolu, en ufak bir şeyde kırılıp, dökülüp hemen isyana başvuruyorlar oysaki çok büyük dertlermiş gibi gözüken şeylerin aslında çok da ufak olduklarını ve en önemlisi de bunların bir gün geçeceğinden habersizler.
Evet, başımıza ne gelirse gelsin hepsi bir gün son bulacak. Bizler yaşadığımız olaydan ders çıkarmasını bilmeliyiz. Belki şuan yaşadığımız kötü bir olay, başka birisi için bir şükür sebebi…
Kitabımızda ünlü düşünürlerden tutunda Kur’an-ı Kerim’de geçen ayetlere ve anlamlarına kadar çok özel cümleler var. Hepsi de yaşadığımız musibetlerle nasıl baş edeceğimiz ve öncesinde nasıl baş edildiğine dair örnekler. Yani demek o ki, her kötü olay sadece bizim başımıza gelmedi. Bunların hepsi bir yerlerde birileri tarafından yaşandı.
Kurtuluş yolunun ise her defasında “şükretmekle” buluşması. Ve Allah’a dua etmekle son bulmuş olması çok güzeldi.
Evet, her durumda iyi ya da kötü dua etmek, şükretmek kadar güzel bir duygu yok. Allah’a inanmak ve onu en iyi dost olarak görmek.
“Yüce Allah’a dostluk kuran biri, aynı zamanda kâinattaki her şeyin dostluğunu kazanır.” demiş yazarımız.
İşte bu kitap “Yüce Allah” ile nasıl dost olacağımız ona nasıl sığınıp şükredeceğimizi, derdimizi, mutluluğumuzu nasıl canı gönülden utanmadan, sıkılmadan anlatacağımız konusunda gençlerimize yardımcı oluyor.
Tüm gençlerimize tavsiye ederim.
YILDIZLARDA SAKLI
"Kalplerimiz hazinemizin olabileceği yere gider. Umarım sen de bu hazineyi evlerine kadar takip edersin."
MELANIE DOBSON
Yıldızlarda Saklı…
1938 yılında, Alman birlikleri hızla Viyana’ya girerken Avusturyalı Max Dornbach hayatının sonsuza kadar değişmek üzere olduğundan habersizdir. Max, ailesinin prestijli konumunu da kullanarak gizlice Yahudi arkadaşlarına yardım etmekte ve onların kıymetli eşyalarını ailesine ait şatonun arazisinde gizlemesi için şatonun hizmetlilerinden Annika’ya vermektedir. Annika küçüklüğünden beri sevdiği Max için her şeyi yapmaya hazırdır.
Ancak Max, bir süre sonra şatoya sevdiği kadınla gelir. Annika sevdiği adamın başka bir kadınla ortaya çıkmasına başta içerlese de daha sonra kaderin tüm ailesini paramparça etmesine şahit olan ve çektiği tüm acılara rağmen son bir umut için ayakta kalan bu kadına yakınlık hissetmeye başlar. Ama aralarındaki bu bağ, çok geçmeden ikisini de büyük fedakârlıklar yapmaya iter.
Kitabımız iki dönem arasında gidip geliyor. Gelelim günümüze…
Aradan seksen yıl geçmiştir; kız kardeşiyle çocuklarla dolup taşan bir kitapçı işleten Callie Randall, sakin hayatından memnundur. Eski bir Bambi baskısında bulduğu ilginç bir liste onu, Annika’nın hikâyesine ve kendisi için yazmaya asla cesaret edemeyeceği umut dolu bir sona götürecektir.
Yasaklı bir aşk. Sevdiklerinin her gün gözlerinin önünde acı çektiklerini görmek. Saklı hazineler. Bir umut. Geçmiş ve şimdiki zaman içerisinde yapılan bir yolculuk. Akla, hayale sığmayan sırlarla dolu harika bir dönem kitabı.
Bir zamanlar yaşandığını bilmekte, en acısı sanırım. Yazarın akıcı dili ile okuyucuyu kendine hayran bırakan bir kitap.
Tavsiye ederim.
ÇOCUKLAR İÇİN SUDOKU...
Sudoku, çocuklar için eğlenceli bir aktivite.
Maxi Çocuk Dergisi, son zamanlarda, bizim evin vazgeçilmezi oldu. 96 sayfalık eğlenceli bir aktiviteye hiçbir ebeveynin “hayır” demeyeceğini tahmin ediyorum.
170 Adet sudoku. Çocuklar için renkli sayfalar etkileyici. Bu sayede telefon ve tabletlerden biraz uzak kalmış oluyorlar. Ayrıca sudokunun faydaları saymakla bitmez;
- Konsantrasyonu arttırır.
- Zekâyı geliştirir.
- Yaratıcılığı arttırır.
- Zihni dinlendirir, stresi azaltır.
- Matematik problemlerini çözme becerini arttırır.
- Hafızayı güçlendirir.
- Kuralları çok kolaydır.
- Süre tutarak ya da zorluk seviyesini arttırarak kendinizle yarışabilirsiniz.
Haydi, çocuklar, haydi ebeveynler! Rengârenk sayfalarla tanışmaya ne dersiniz?