(ADAM YOL ARKADAŞINA HARCAMAK)Asrın en büyük israfı, kesinlikle adam harcamaktır! Günümüzde maalesef insanlar birbirlerini bozuk para harcar gibi harcamaktadırlar. Siyasetten bürokrasiye, sivil toplum kuruluşlarından cemaatlere, bir gazeteden dergiye, yelpazenin sağından soluna, mütedeyyininden ateistine, milliyetçisinden komünistine, muhafazakârından liberaline kadar her plâtformda bu virüsü görmek mümkündür Bir şeyi faydası olmayacak şekilde sarf etmektir” diye bir tanım yapılmıştı. Şimdi bu tanım üzerinden giderek şöyle bir tarif yapabiliriz: “Bir konuda kendisini yetiştirmiş, donanımlı bir insandan uzman olduğu konuda yararlanmak yerine onu atıl bir hâle getirmek, o işin başından uzaklaştırıp yerine o işten anlamayan, becerisi olmayan birini getirmek, kendi menfaati uğruna başka insanlara kötülük yapmak... İnsanı harcamak, sonsuz bir denge üzerinde süregelen kâinat içinde, insanın bu dengenin bir tarafında yer aldığını unutarak, onun fıtratına aykırı bir hayat tarzına onu endekslemek… Dünya-ahiret dengesinde ağırlığını bilerek veya bilmeyerek dünya lehinde kullanmak Vefanın sadece bir semt adı olduğu darb-ı meseli artık bir sözden öte vakıa olmuş, onun yerini merhametsizlik, insafsızlık ve bencillik almıştır. “Sonunu düşünen kahraman olamaz” lâfını çarpıtarak kendisi için “Hedefe ulaşmak için her yol mubahtır” anlamında kullanan ve günlük yaşayan eyyamcılar, insanın olduğu her yerde mantar gibi türemiş durumdalar. Bunlar kendi egolarını tatmin etmek, kendi başlarına bir şey olamadıkları için sırtına bindikleri yol arkadaşlarını bir anda tek kullanımlık peçete misali fırlatıp atmayı bir meziyet addetmekteler. Hatta bu davranışlarını övünülecek hasletmiş gibi ilân etmekten geri durmayan nadanlar, “Kırk yıllık dostumu bir kalemde silip attım” diyebilmekteler. Karşısındaki muhatap kırılmış, darılmış, üzülmüş kimin umurunda? Oysa kendisiyle kader birliği yapmış, aynı davada omuz omuza mücadele ettikleri insanların ayağına çelme takmayı, onların kuyusunu kazıp iftiralarla itibarsızlaştırıp yerine, hatta önüne geçmek, hem de bunu dava adına yapmak ne acı, değil Evet, yolunuz sırat-ı müstakim olabilir, sizin davanız hak dava olabilir, sizin mücadelenizin yazılı kaynakları idealdir ama fiiliyatta o yolda yürüyenler hatalı sollama yapıyorlarsa, durması gereken hâd ışığında durmuyorlarsa, girmemeleri gereken yöne haldır hundur dalıyorlarsa, o zaman yolun güzel olmasının ne anlamı kalır? Yola çıktığınız adamlar kul hakkını öz haklarıymış gibi götürüyorlarsa, bencillerse, menfaatperestler ise, haksızlarsa, hadsizlerse, o zaman bu yolun, bu davanın doğruluk ve güzelliğinin ne kıymeti kalır? Sözü dilinden özüne inmeyen kişiler en güzel sözleri etseler de, özleri kirliyse, davanın ideallerini özümseyememişlerse o davalar kaybedilmeye mahkûmdurlar. Doğru davalar doğru insanlar ile hedefe ulaşırlar. Biz her zaman dilimizde pelesenk olmuş şu sözü yine tekrarlıyoruz yüce Allah birliğimizi dirliğimizi kardeşliğimizi daim eylesin inşallah Kalın sağlıcakla Savaş Aytimur