Bugün Yaşar Nuri Öztürk’ün oğlu Mustafa Tahir Öztürk ile konuştuk. Yaşar Nuri Öztürk, benim nezdimde dâhi bir insandı. Ülkeye çığır açmış bir ilim adamı idi.
Kıymetli oğlu Mustafa Tahir Öztürk Bey, bugünkü röportajımızda kısa ama öz bir şekilde babası Yaşar Nuri Öztürk’ü anlattı. Yoksa normal şartlarda Yaşar Nuri Öztürk gibi bir ilim adamını anlatmaya sayfalar yetmez.
Çabası, bilgisi, kültürü, birikimi, donanımı, kendisini Kuran’a adayışı, omurgalı duruşu ve dürüşt kişiliği ile adeta bir ikon haline gelmiş Yaşar Nuri Öztürk’e tekrardan Allahtan rahmet diliyor, Mustafa Tahir Bey’e teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesileyle, Yaşar Nuri Öztürk’ün dinlenmesi, izlenmesi ve kitaplarının okunmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Bu büyük dehaya selam olsun, mekânı âli olsun…
Mustafa Tahir Öztürk Bey ve yakınlarının 2021 yılında kurdukları Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk (YNÖ) Vakfı, Yaşar Nuri Öztürk’ün adını yaşattırmaya devam etmesinin yanı sıra mütevazı çalışmalarıyla adından söz ettiriyor.
Mustafa Tahir Öztürk ile röportajımız sizlerle…
-Hocam öncelikle selamlar… Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
-Öncelikle herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Kendimi şöyle tanıtayım: İstanbul doğumluyum. Tüm eğitim hayatım İstanbul’da geçti. Lisans eğitimimi İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda, yüksek lisansımı İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji programında, doktoramı Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi alanında yaptım. 1998 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Türk Din Musikisi Anabilim Dalı araştırma görevlisi olarak üniversiteye intisap ettim. Halen aynı yerde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım. Aynı zamanda Yeni Boyut Yayınlarının editörlüğü ve Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürmekteyim. Evliyim ve iki çocuk babasıyım.
“YAŞAR NURİ’NİN OĞLU OLMAK ZOR, AMA YAŞAR NURİ FİKRİYATINI VE MİSYONUNU TAŞIMAYA ÇALIŞMAK, DAHA ZOR.”
-Time Dergisinde en etkin 10 kişinin arasına girmiş Yaşar Nuri Öztürk’ün oğlu olmak size neler hissettiriyor? Zorlukları oldu mu?
-Yaşar Nuri Öztürk gibi işini küresel ölçekte yapan; bilgi birikimi, üretimleri, fikirleri, mücadelesi ve karizmasıyla tarihte yerini almış bir babanın oğlu olmak, öncelikle çok onur verici ama aynı nispette zor. Ama hayatınızı belli bir istikamette yaşamayı şiar edinmişseniz bu zorluk olacaktır. Gelinen noktada insan olarak eğilip bükülmeden iyi, doğru kalabilmek zor değil mi? Ben de işin doğası gereği, hayatımda zorluk yaşadım ve hatta yaşıyorum. Tabiri caizse, adam olmanın bir bedeli var. Kısaca, Yaşar Nuri’nin oğlu olmak zor, ama Yaşar Nuri fikriyatını ve misyonunu taşımaya çalışmak, daha zor. Çünkü bu istikamette yol almaya çalışmak, büyük sorumluluk ve hassasiyetleri barındırıyor. Durduğunuz yer itibarıyla, iki farklı kutuptan da direnç, tepki görüyorsunuz. Hani derler ya ne İsa’ya ne Musa’ya… Aynen öyle…
Yaşar Nuri Öztürk’ün benim hayatımda iki yönü var: Biri baba Yaşar Nuri, diğeri Hoca Yaşar Nuri. Yaşar Nuri ömrünü işine misyonuna vakfetmiş büyük bir fikir adamı. Böyle insanların durumu çok zordur. Çünkü hayatlarındaki en büyük öncelik, kendi misyonlarıdır. Yapı olarak yanlışa, tembelliğe, adam sendeciliğe karşı çok tahammülsüzdü ve bize bu bakış açısını aktarma noktasında aldırmazlık veya iltimas içerisine girmedi. Gerektiğinde sert tavır koydu. Ne için? Bizim daha dik, özgür, dirençli durabilmemiz için. Beni yakından tanıyanlar bunu gayet iyi bilirler. Bununla ilgili bir hatıramı anlatmak isterim. Askerlik için Yedek Subaylık sınavına gireceğim gün bir subay, evraklarımdan benim kim olduğumu anlamış olmalı ki yanıma gelip şu soruyu sordu: “Yaşar Nuri’nin oğlu olmak sana hayatında kolaylık mı zorluk mu getiriyor?” Tereddütsüz “Zorluk” dedim. “Ben de öyle tahmin etmiştim” dedi. Bu arada askerliğimi de Yedek Subay olarak 2001-2002’de Şemdinli Hakkâri’de yaptım.
Bu zorlukların yanında güzel şeyler yok mu? Olmaz mı? İslam’ın münzel halini Kur’an’daki İslam’ı öğrenmiş olmak, tarihte yerini almış bir fikir mücadelesi vermiş bir büyük mütefekkirin hayatının en yakınında olmak, o büyük eserlerin nasıl bir yoğun çalışma sonucu çıktığını görebilmek, bunun bir anlamda parçası olabilmek, bir akademisyen olarak benim için hazine değerinde. Bu yüzden diyorum ki, hayatta yaptığım bu tercih dolayısıyla asla pişman değilim. Mustafa Tahir olarak, bunun için böyle bir misyonun taşıyıcısı olma yolunda elimden geldiğince, nefesim yettiğince çalışacağım.
“VAKFIMIZ MÜTEVAZİ BÜTÇESİYLE ÖĞRENCİLERE BURS DESTEĞİ VERMEYE BAŞLAMIŞTIR.”
-Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk (YNÖ) Vakfı’nı kurdunuz. Vakıf şu anda ne durumda? Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
- Vakıf fikri, babamın vefatı sonrası gelişti. Yaşar Nuri fikri ve misyonunun devamı için bir kuruma ihtiyaç vardı. Bu bağlamda özellikle Sayın Yusuf Akgün’ün teşvikiyle bir vakıf kurma süreci içerisine girdim. Bu fikrin öncülüğünü, benimle birlikte ablam Saniye Öztürk ve Yusuf Bey, üçümüz yaptık. 1,5 yıllık bir çalışma sonunda 2021 yılı sonunda vakıf 17 kişi ile kuruldu. Gelinen noktada, vakfımız mütevazi bütçesiyle öğrencilere burs desteği vermeye başlamıştır. 2023 yılının Kasım ayında, halkla ilk buluşmamız gerçekleşti. İkinci etkinliğimiz, bir ay sonra oldu. 18 Şubat 2024 tarihinde ise Büyük Çekmece Belediyesi’nin katkılarıyla 3. etkinliğimizi gerçekleştireceğiz. Büyük Çekmece AKM’de Tarihçi-Yazar Sinan Meydan ve Prof. Dr. İsrafil Balcı’nın konuşmacı olacağı bu etkinliğin moderatörlüğünü ben yapacağım. Vakfımızın faaliyetleri için www.ynovakfi.org adresini hatırlatmak isterim. Halkımız, vakfın sosyal medya hesaplarından (X, Instagram ve Facebook) ve özellikle YouTube kanalındaki hesabımıza abone olarak orada paylaştığımız video içeriklerini takip edebilirler.
-Sizlere teşekkür ediyorum. Halkımızla buluşturduğunuz için.
-Ben teşekkür ediyorum…